Umre, yalnızca bir yolculuk değil; dönüşümün adıdır.
Bir Müslüman’ın hayatında yaptığı her ibadet, yalnızca farz ya da sünnet olduğu için değil; aynı zamanda ruhunu beslediği, ahlakını güzelleştirdiği, kişiliğini olgunlaştırdığı için kıymetlidir. Tıpkı namaz gibi, oruç gibi… Ve elbette umre ibadeti de bu yüce maksadı taşıyan bir kulluk eylemidir.
Bu noktada kendimize sormamız gereken en önemli sorulardan biri şudur:
Umre ibadeti bize ne kazandırmalıdır?
Bu sorunun cevabı, sadece birkaç ritüeli doğru yapıp yapmadığımızla değil, hayatımıza neler kattığıyla ölçülmelidir. Çünkü ibadetler yalnızca yapılmak için değil, yaşanmak ve yaşatılmak için vardır.
Evet, umre bir yolculuktur. Uçak biletinden valiz hazırlığına, otelden rehbere kadar her şey bir yolculuğu andırır. Ancak onu diğerlerinden ayıran şey, hedefin Kâbe oluşudur. Yani bu yolculuk sadece coğrafi değil, içsel bir yolculuktur. Niyetle başlar, sabırla devam eder, teslimiyetle tamamlanır.
Kur’an-ı Kerîm'de Allah Teâlâ şöyle buyurur:
"Allah’ın rızası ise hepsinden büyüktür…"
(Tevbe, 9/72)
İşte bu ayet, her ibadetin nihaî gayesini özetler. Umre de Allah’ın rızasını kazanmak için yapılan bir adanıştır. Ve bu rızaya ulaşmak için sadece ihram giymek yetmez; kalbi de ihrama sokmak gerekir.
Umre’de mikat sınırından ihrama girilir, yasaklara uyulur, tavaf yapılır, sa’y tamamlanır ve saçlar kesilir. Evet, bunlar şekli şartlardır ve mutlaka yapılmalıdır. Ancak ibadetin ruhunu oluşturan şey, bu ritüellerin kalp ile buluşmasıdır.
Tıpkı namazın hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyması gerektiği gibi (Ankebut, 29/45), umrenin de insana bazı erdemler kazandırması beklenir. Eğer bu kazanımlar yoksa, sadece yorulmuş oluruz. Oysa umre, yorgunluk değil, arınmışlık kazandırmalı.
İhram, kefen gibidir. Dikişsizdir, beyazdır, sade ve gösterişsizdir. Herkes aynı kıyafeti giyer. Rütbe, makam, mal, mülk unutulur. Kul, sadece kul olduğunu hatırlar.
“Bugün üzerimde ne varsa çıkarıp geldim. Yarın mezara da böyle gideceğim...” hissi, umrenin ilk kazandırdığı şeydir.
Kalabalık, sıcak, yorgunluk, sıra beklemek, konforun kısıtlı oluşu… Umre, sabrın hayatla buluştuğu yerdir. Kul sabrettikçe olgunlaşır. Umre, sadece dua etmek değil; bazen susmak, sabretmek ve affetmek demektir.
Kâbe’de milyonlarca insan aynı yöne döner. Herkes secde eder, herkes aynıdır. Renk yok, ırk yok, sınıf yok. Umre, kula kul olmadığımızı; sadece Allah’a kul olduğumuzu gösterir. Yanındakiyle aynı kıbleye yönelmenin verdiği kardeşlik duygusu, umrenin en kıymetli hediyesidir.
Kibirli gidilmez umreye. Kalbi kırık, dili dua dolu bir kul olarak çıkılır bu yola.
Kalabalığa, yorgunluğa, her türlü imtihana sabır göstermek, umrenin ruhunu taşır.
Kâbe’nin huzurunda, insan önce kendini affettirir. Sonra başkalarını affetmeyi öğrenir.
Hem fiziksel hem ruhsal temizliktir. İhramdan çıkınca kişi, sadece saç değil, günahlarını da kesmiş olmalıdır.
Allah seni görüyor… Umre boyunca her hareket bu bilinçle yapılır. Bu farkındalıkla dönen kulun hayatı da değişir.
Umre, uçakta başlar, Kâbe’de zirveye çıkar ama orada bitmemelidir. Asıl umre dönüşte başlar:
Çünkü gerçek umre, döndükten sonra kalpte devam edendir. Kabe'den çıkarken, "Yarabbi, buradan nasıl çıktıysam, ahirette de Senin huzuruna böyle çıkmak nasip et" diyebilmektir.
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
Uzman rehberler eşliğinde, konforlu konaklama ve ulaşım imkanlarıyla umre ibadeti için hemen yerinizi ayırtın.
Umre TurlarıKâbe’yi tavaf ederken müminlerin durup ellerini uzattığı, dualarla dokunduğu siyah taş: Hacerü’l-Esved. Peki bu taşı öpmek neden sünne...
Devamını Okuİhram Halinde Nelere Dikkat Edilmeli?Mübah olanın haramla buluştuğu bir ibadet disiplini...İhram, yalnızca iki parçalık beyaz bir kumaş değ...
Devamını Okuİnsanın kendine en çok yaklaştığı yer, Kâbe’ye en çok yaklaştığı andır.Mekke ve Medine… Sadece bir şehir ismi değildir bu iki yer....
Devamını Oku