Ramazan ayı, ibadetin, sabrın ve manevi yakınlığın zirveye çıktığı bir mevsimdir. Bu kutlu ayda her Müslüman, Rabbine daha çok yönelmek, affedilmek, dua etmek ve iç âlemini temizlemek için çaba gösterir. Ancak kadınların bu ayda karşılaştığı bazı özel durumlar vardır ki, bunlar çoğu zaman yanlış anlaşılmalara neden olur.
İşte bu yazıda, kadınların muayyen günlerinde (hayız ve nifas) oruç ve ibadetle ilişkisini, hem dini delillerle hem de kalpleri incitmeyen bir dille ele alacağız.
Bir kadının muayyen (adet) günlerinde oruç tutması dinen caiz değildir. Hatta böyle bir durumda oruç tutması haram olur. Çünkü bu hâl, tıpkı abdestin bozulması gibi, kadının bedeninde Allah’ın yaratışı gereği oluşan fıtrî bir durumdur.
Peygamber Efendimiz (s.a.v), şöyle buyurmuştur:
"Hayız hâlinde olan kadın namaz kılmaz, oruç tutmaz."
(Buhârî, Hayz, 6)
Yani kadın, bu günlerde oruç tutmaz ama daha sonra, tutamadığı günleri kaza eder. Namaz ise kaza edilmez. Çünkü namaz, her gün beş vakit olduğundan, bunun kazası mükellefiyet olmaz. Ancak oruç senede bir defa farz olduğundan, kaza edilmesi farzdır.
Bu konuda da sıkça sorular gelir:
“Muayyen hâlde olan kadın oruç tutmadığı halde yiyip içebilir mi?”
Evet, bu hâlde gizli yiyip içebilir. Çünkü zaten oruç tutması caiz değildir. Ama elbette toplumun içinde, özellikle oruçlu insanların yanında, saygıdan dolayı açıkça yiyip içmemesi uygun olur.
Çünkü bu hal, orucun değil, edebin ve hassasiyetin bir parçasıdır. Kendi bedeninde mazur olan bir kişi, başkalarının oruç haline zarar vermemek için dikkat eder. Bu, Allah’tan korkmanın değil, kullardan utanmanın inceliğidir.
Kadının hayız hâli imsak vaktinden önce sona ererse, gusül alıp oruç tutması gerekir.
Eğer imsak geçtikten sonra sona ermişse, o gün oruç tutulmaz, fakat oruçlu gibi davranması (gizli yiyip içmesi) tavsiye edilir. O gün orucu Ramazandan sonra kaza edilir.
Namaz konusunda ise, hayız hâlinde kılınamayan namazların kazası gerekmez. Ancak temizlik hali başlamadan hemen önce bir vakit girmişse, o vakti kılmak gerekir.
Bazı kadınlar Ramazan’ı tam olarak değerlendirmek, oruçlarını bölmeden tutmak ister. Bu yüzden adet dönemini geciktirici ilaçlara başvururlar. Bu dinen caizdir, ancak bu konuda doktor tavsiyesi alınması şarttır. Sağlığa zarar vermemeli, vücuda zulüm olmamalıdır.
Kadın bu günlerinde namaz kılamaz, oruç tutamaz ama dua, zikir, istiğfar, sadaka, tefekkür gibi birçok ibadeti yapabilir. Bu günler, kadın için dinlenme, içe dönme, dua etme zamanıdır. Bu hâl, Allah’ın verdiği bir ruhsat ve merhamettir. Kadını zayıflatmak için değil, ona kolaylık olsun diyedir.
Unutmayalım: Allah, kuluna yüklenmez. Kuluna zor geleni kolaylaştırır.
Kadın, yaratılışı gereği her ay belli günlerde ibadetlerden uzak kalabilir. Bu eksiklik değildir. Bu bir kusur da değildir. Aksine bu, fıtratın bir parçasıdır, yaratılışın güzelliğidir.
Allah, kadına muayyen günlerinde oruç tutma izni vermemişse, bu onun için bir rahmettir. Kaza ile tamamlanır. Ama bir şey eksik olmaz.
Bir kadın oruç tutamaz diye utanmasın. Onun da duası makbuldür. Onun da gönlü ibadet eder. Unutmayalım ki:
Kalbi Allah’la olan, her hâlinde ibadet halindedir.
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
Uzman rehberler eşliğinde, konforlu konaklama ve ulaşım imkanlarıyla umre ibadeti için hemen yerinizi ayırtın.
Umre TurlarıOruç, sadece mideyi terbiye eden bir ibadet değildir. Oruç, insana sabrı öğretir. Oruç, insanın kendiyle yüzleştiği, nefsine “dur” diye...
Devamını OkuRabbimizin bizlere lütfettiği, her anı rahmet ve mağfiret kokan, gönüllerin yumuşadığı, duaların semaya yükseldiği mübarek Ramazan ayın...
Devamını OkuDiyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu'nun hesaplamalarına göre 2030 yılında Ramazan ayı iki kez başlayacak. Bu istisnai du...
Devamını Oku