Bazen şöyle sözler işitiyoruz:
“Namaz kılmayan oruç mu tutar?”
“İçki içen boşuna oruç tutmasın.”
“Günah işleyen zaten kabul olmaz.”
Bu sözler dışarıdan sert, içerikten yoksun; içeriden ise tehlikelidir. Çünkü insanı dinden, ibadetten ve Allah’ın rahmet kapısından uzaklaştırır. Oysa Allah’ın rahmeti her kuluna yeter, yeter ki o kul yönünü Rabbine çevirsin.
Bir insan, günah işliyor diye oruç tutmaktan vazgeçmemeli. Elbette günah, ibadetin sevabını eksiltir; fakat oruç yine de kıymetlidir. Oruç tutan kimse, en azından bu farzı yerine getirir ve bununla kurtuluş kapısını aralayabilir.
Unutulmamalıdır ki, bir kimse günah işliyor diye ona, “Oruç tutma!” denmez. Aksine, “Tutabildiğin kadar tut, bırakma!” denir. Çünkü bir günahtan dolayı başka bir ibadeti terk etmek, kulun zararını artırmaktan başka bir şey değildir.
Günahı olan insan, oruç tutunca Rabbine yaklaşma ihtimali doğar. Belki de tuttuğu bir oruç, onun gönlünde bir kıvılcım yakar, tevbenin kapısını aralar. Unutma, Rabbimiz affedicidir. Affetmeyi sever.
“Bir şeyin tamamına ulaşamıyorsan, hiç olmazsa bir kısmını yap.”
(İmam-ı Rabbânî)
Namaz kılamayan biri, oruçtan da uzak durursa kendini tamamen kaybedebilir. Ama oruçla tutunursa, orucun bereketiyle diğer ibadetlere de yaklaşabilir.
Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) huzuruna gelen bir genç şöyle der:
“Yalan söylemeden duramıyorum, içki içiyorum, zina da ediyorum.”
Resûlullah Efendimiz ona sadece birini bırakmasını önerir:
“Yalansa, onu bırak.”
Genç kabul eder. Zamanla diğer iki günahı da terk eder. Çünkü yalanı bırakan, bir daha yalan söylememek için diğer günahları da bırakmak zorunda kalır.
İşte ibadetler de böyledir. Oruç tutan kişi, belki başka günahlardan sıyrılamamıştır; ama tuttuğu oruç, onun gönlünü terbiye eder. Bugün oruçla başlar, yarın tövbeye kavuşur. Allah’ın rahmeti, bir kibrit gibi insanın içini tutuşturur.
Günahkâr bir Müslüman hâlâ Müslümandır. Günah işlemek, imanı zedeler ama imanı silmez. Çünkü kulun kalbinde hâlâ tevbe etme imkânı vardır. Kul, Rabbine dönerse her şey silinir gider.
“Bir kimse Allah’tan bir defa korkmuşsa, Cehennemde ebedî kalmaz.”
(Tirmizî)
Hatalarına rağmen oruç tutan bir kimseye, “Sen zaten günahkârsın” demek, onu Allah’tan uzaklaştırmak olur. Hâlbuki Allah Teâlâ, kullarını kendisine çağırırken şöyle buyurur:
“Ey kendilerine zulmeden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin.”
(Zümer 53)
Resûlullah Efendimiz buyurur ki:
“Kolaylaştırın, zorlaştırmayın. Müjdeleyin, nefret ettirmeyin.”
(Buhârî)
Bir Müslüman içki içiyor olabilir. Başka günahlara bulaşmış olabilir. Ama eğer hâlâ oruç tutuyorsa, hâlâ Allah’ın ipine tutunuyordur. Oruç, onun içindeki inancı gösterir. Bu kimseye, “Bari orucu bırakma” denmelidir. Çünkü her ibadet, günaha karşı bir kalkandır. Her ibadet, Rabbine bir adım daha yaklaşmaktır.
Allah’ı tanıyan bir kul, bir günahı bıraktığında Allah onun için diğerlerini de kolaylaştırabilir. Oruç, insanın ruhunu aydınlatır. Kalbi yumuşatır. Şehveti kırar, günahı azaltır.
Oruç tutan bir kalp, hâlâ umut taşıyor demektir. O kalbe “boşuna tutuyorsun” demek yerine, “Ne güzel, tutuyorsun” denmeli. Çünkü Allah’a giden her yol değerlidir. Belki de o oruç, sahibine Cennetin kapılarını aralayacaktır.
“Allah’ı bir kez anan, bir kez Ondan korkan kul, sonunda kurtulur.”
(Hadîs-i Şerîf)
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
Uzman rehberler eşliğinde, konforlu konaklama ve ulaşım imkanlarıyla umre ibadeti için hemen yerinizi ayırtın.
Umre TurlarıRamazan ayı, ibadetin, sabrın ve manevi yakınlığın zirveye çıktığı bir mevsimdir. Bu kutlu ayda her Müslüman, Rabbine daha çok yönelmek...
Devamını OkuOruç, sadece mideyi terbiye eden bir ibadet değildir. Oruç, insana sabrı öğretir. Oruç, insanın kendiyle yüzleştiği, nefsine “dur” diye...
Devamını OkuRabbimizin bizlere lütfettiği, her anı rahmet ve mağfiret kokan, gönüllerin yumuşadığı, duaların semaya yükseldiği mübarek Ramazan ayın...
Devamını Oku